1983’ün tozlu perdelerinden süzülen o eski filmde, sahne kendini saklamadan alnının akıyla ortaya koyuyor. Kadın teni terli, içi kıvranıyor; adam ise kasılmış, elinde yarak, hamlesini felaket bir aşkla hazırlıyor. Göz göze geldiklerinde aralarında kopan fırtına, yavaş yavaş bedenlere yayılıyor. O eski usul filmin kokusu geliyor burnuma; sertlik ve istek çoktan önünde diz çökmüş.
Kadın amcığını açıp adama doğru çekiyor, dilini gösteriyor; folloşun sıcaklığı yaklaşıyor. Adamın ağzı hiç boş durmuyor, önce dudaklarını sarmalıyor o hattat gibi amcığına, sonra diliyle gezdirip ısırıyor. İnlemesi yükselirken, kadın başını geriye atıp ses çıkarıyor—sesler filmin en karanlık anlarından bile daha yıkıcı. Yarak gitgide sertleşiyor ve adam kadının sırtına basacak gibi dayarken kendisini bıraktırıyor o kirli oyuna.
İki beden birbirine kilitlenmiş halde, adam abanıyor üstüne. Kadının bacakları yana açılmış; amcığı tam açık yerde köklüyor adam. İlk dakikalarda nazlı nazlı girse de zamanla sertleşen tempoyla birlikte sikişi kabalaşıyor; tekme gibi vuruyor içeride, çığlıklar havada asılı kalıyor. Filmin kalitesi değil ama o anların harareti izleyeni ele geçiriyor; her hareketiyle kadının içini kazıyor adam.
Sikiş büyürken kadın arkasını dönüp eliyle kendi amcığını uyandırmaya devam ediyor; oynadığı bu oyunla hem zevk alıyor hem de acayip bir teslimiyet yaşıyor. Adamın kökünün her inmesi hayatından birkaç damla alıp götürüyor. Sonra birden hızlanıyor tempo, sertleşen kök damardan damarına vuruyor. Kadının inlemeleri artık kontrolsüz bir şekilde patlıyor; çıplak tenlere yapışan ellerin savaşı sürerken sonunda doruk bir gürültüye dönüşüyor.
Birden adam tüm gücüyle girdiği amcıktan art arda boşalırken kadın da kendi zirvesine ulaşmış vaziyette nefes nefese kalmış durumda. Film o an donuyor gibi: terleyen bedenler birbirine kenetlenmiş, kirli ve tutkulu bir şölenin sonunda yorgunlukla sarsılıyorlar. İşte böyle hayvanî bir kahramanlık anlatılır ancak; geçmişten gelen sessiz ama kudretli bir eziyetin sayfasında…